My Blog List

Wednesday, June 22, 2011

Para-21.yuzyil

Gunumuzde kullanilan paranin bundan 100 yil once kullanilan para ile ancak uzaktan akrabaligi vardir denilebilir. Bir onceki yuzyila kadar degis-tokus araci olarak kullanilan ve bir karsiligi olan paranin, mevcut sistemde karsiligi yoktur. Piyasada dolasan para artik sadece ekranlardan gordugumuz rakamlardan ibarettir. Paranin %95'i sanalken ancak %5'i gercektir.

Paranin hiyerarsisi ilkokulda ogretilen beslenme zincirine benzer. Tek farki, fiziksel olarak en gucsuzun zincirin en ustunde yer almasidir. Asagidan yukari bu zincir su sekilde siralanabilir;

1) Emekci, memur, emekli
2) Kucuk ve orta olcekli isletme sahipleri
3) Holding, trost sahipleri
4) Finansal kuruluslar

Uretenler listenin en altinda yer almaktadir. Uretenin maddi pozisyonu calistigi firmalar tarafindan belirlenir. Uretene odenecek miktari belirleyen faktorler, isletmenin azami kar amaci guderek yaptigi hesaplar, emek sahibinin firma icindeki hiyerarsik poziyonu ve kara katkisidir. Kar herhangi bir urunun uretim maliyetinin o urunden elde edilen gelirden cikarilmasi ile hesap edilir. Bu durumda urunun bedeli ve bu bedelin nasil belirlendigi onem kazanmaktadir. Bu deger hassas hesaplar yapilarak ve uretenin ayni zamanda tuketen oldugu da gozonunde bulundurularak hesaplanir. Ancak, urunun piyasa bedeli genelde finansal kuruluslar tarafindan yapilan spekulatif taleple artirilabilmektedir. Bunun guncel bir ornegi, petrol fiyatlarinda son donemde yasanan yukselistir. Kuresel Ekonomik krizin etkisiyle piyasalarin hiz kesmesine ragmen petrol fiyatlari yukselmeye devam etmistir. Kisacasi reel talebin dusmesi gerekirken birileri talebi yuksekmis gibi gostermeye devam etmistir. Bu spekulasyon, finansal kuruluslar kaynaklidir. Ornekler cogaltilabilir. Bu aslinda dunyada mevcut tum pirince sahip bir kisinin pirinc fiyatini belirlemesi gibidir.

Uretenin alim gucu ise gunden gune dusmeye devam etmektedir. Ureten, aslinda her insanin hakki olan, fonksiyonel bir evde yasamak icin hayati boyunca sisteme hizmet etmek durumunda birakilmaktadir. Kimi ulkelerde bu dahi imkan dahilinde degildir. Uretim maliyeti 20 birim olan bir ev 100 birimden satilmaktadir. Arsa fiyatlarinin kimler tarafindan belirlendigi asikardir. Geliri 3 birim olan ureten, 100 birim degerindeki evi almak icin kredi kullanmaya mecbur birakilmaktadir. Dahasi, 80-90 birim de faiz odeyerek toplamda 180-190 birim odemek durumunda kalmaktadir. Komisyoncu (tefeci) finansal kurulus, uretime hic bir sekilde katki saglamadigi halde bu alisveristen en karli cikan olmaktadir. Finansal kuruluslarin girisimciye yardim ettigini dusunenlere bunun aksini bir ornekle tarif etmek faydali olacaktir. 5 kisilik bir topluluk oldugunu ve balikla beslendiklerini varsayalim. Gorev bolumu olarak, biri tekneyi kullanmaktan, digeri baligi tutmaktan, ucuncu baligi pisirmekten, dorduncu baligi buzdolabina koymaktan, besince de baligin buzdolabindan cikmadigindan emin olmaktan sorumlu olsun. Iste finansal kuruluslarin uretime faydasi baligin buzdolabindan cikmasini engelleyen kisi kadardir. Ustelik bu faaliyetin sonucunda pismis baligin en fazlasini yiyen de onlar olmaktadir. Gelir dagilimindaki adaletsizligi daha net gormek icin asagidaki tabloyu degerlendirebiliriz.


Kuresel gelirin %80'i en zengin %20'nin elindedir. Toplamda 100 birim gelir oldugu ve 100 kisiye paylastirildigi dusunulurse bu en zengin 20 kisiye 4 birim gelir olarak yansirken kalan 80 kisiye 0.25 birim gelir demektir. Bu durumda en zengin 20 kisi kalan 80 kisinin ortalama 16 kati fazla gelir elde etmektedir. Ilk yuzde yirminin cok buyuk bir oranini finansal kuruluslar olusturmaktadir. http://www.hangifikir.com/icerik/dunyanin-en-zengin-sirketleri

Bu akil almaz bir komisyon geliridir. Hicbirsey uretmeyenin ve -fiziksel olarak- en gucsuz olanin en guclu olani yuttugu bir diger ornek daha yoktur. Peki, yukaridaki hesapla cogunluk olan 80 kisi neden 20 kisinin kurdugu bu sisteme hayir diyememektedir ? Bunun sebebi; egitim sistemi, basin ve yayin organlariyla insanlarin korkmaya zorlanmasidir. Kuresel kriz, ic savaslar, pedofili haberleri, salgin hastalik haberleri gibi unsurlar insanlari yalnizlasmaya itmektedir. Kimsenin kimseye guvenmemesi amaclanmaktadir ki bu 80 kisi birbiri ile konusmasin, gorusmesin. Fikir ve hislerini saklamayi erdemmis gibi gosteren, birilerinin maddi cikari icin dunyanin 4 kosesinde hayatini kaybeden insanlarin kahramanlik hikayelerini anlatan sinema ve televizyon filmleri gerektigi zaman hazirlanip , gerektigi zaman kamuoyuna servis edilmektedir. Cehalet yuzlerinden akan, stepne olamayacak "sanatcilar", kicinin guzelligiyle dikkat ceken genc bir kizcagiz, ve aldiklari arabalar, aralarindaki iliskiler insanlarin gozune sokulmaktadir. Haliyle babasi 20 yil ureten olarak calismis ve hala otobusle ise giden genc, ilmi degil "yirtinma sanati"ni daha sofistike gormeye meyilli olacaktir. Tum bunlarin uzerine bir de porno endustrisi gelip oturacak ve insanlara basarinin bir insani sevmek, onunla bir omur gecirmek , iyi ve kotu gunde, hastalikta ve saglikta beraber olmak degil yatak performansi oldugunu empoze edecektir. Basin-yayin organlari dusunen ve aydin insalara gerektigi kadar yer vermeyerek dusunmeyi ozendirmenin cok uzaginda kalmaktadirlar.

Sonuc olarak sistem ve onun parali askerleri statuko kalesini ne pahasina olursa olsun savunmak icin insanlarin insanligiyla oynamaktan geri durmamaktadirlar.

Konuya bir de insanin temel ihtiyaclari acisindan bakmakta fayda var. Insanin yasamak icin temel ihtiyaclarini belirlemek adina asagidaki gibi basit bir liste yapilabilir;

1) Barinma
2) Saglikli yiyecek ve icecek
3) Ulasim
4) Egitim
5) Saglik

Listemizdeki tum ihtiyaclarin temini her insanin dogdugu andan itibaren garanti altina alinmalidir. Ancak "uygarligimizin" geldigi noktada, maalesef insanlar hala acliktan, evsizlikten, yeterli saglik hizmeti alamadiklarindan hayatlarini kaybetmektedirler.
Nehrin oteki yakasinda ise altin kaplama evlerde, milyonlarca dolarlik araba kullananlar, 7 yasinda cocuklarin hayatlari pahasina topladigi kakao cekirdeklerinden imal edilmis sicak cikolatalarini yudumlayanlar yasamaktadir.
Bu dengesizlik zenginin basarisi , fakirin basarisizligi veya insan dogasi geregi diye tanimlanarak gecistirilemez. Bugun Amerika'da dogan bir insanla, Gana'da dogan bir insan icin sunulan firsatlar tepsisi birbirlerinden cok farklidir. Insanlarin ulkeler arasina cizdigi sinirlar benim ve benim gibiler icin bir anlam ifade etmez. Iki cocukta ayni dunyaya gelmislerdir. Cizilen sinirlar aslinda esitsizligin sinirlaridir. Zaten o sinirlar degil midir insanlari yuzyillarca fakirlik kogusunda voltaya zorlayan ? Turlu turlu sinirlar cizilir. Evvela savaslar icat edilir. Hayali dusmanlar temin edilir. Topluma dusmanlik pompalanir. Bir milliyetcilik cekilir yukari , bir dindarlik. Sonra vergi diye toplanan haraclarin 4'te 1'i silah ve savunma sanayii'ne harcanir. Kimseler de itiraz etmez. Varsin  harcansindir. Komunistler, Musluman teroristler saldirdiginda bizi kim koruyacaktir ? Elbette harcanacaktir. Alacagizdir bol miktarda ucak ve ucaksavar, makineli tufekler, muhimmat, bir de bunlari kullanacak is gucune ihtiyac vardir. E bunlarin hepsinin bir de maliyeti vardir elbette. Amac aynidir. Ilk 20 kisiye hizmet eden 80 kisinin bir araya gelmesi onlenmelidir. Martilar gibi yemek artiklarina ususmelidir hizmet eden 80 kisi, birbirlerini gagalayarak artiklardan payini almali ve de sukretmelidir karnim doyuyor diye. Gelismeyi unutmali, bugunu askiya almali, ille de yarin, yarinlarimiz diye endislenip durmalidir. Halbuki savasi baslatan da, bitiren de insandir. Eger dunya uzerinde silahlanmaya harcanan kaynak egitim, saglik ve barinma hizmetlerine harcanabilseydi bu durumda ne evsiz kalirdi, ne yukaridaki grafikte gorulen sosyal adaletsizlik. Formul bu kadar basittir. Hakikaten "Tufek icad olmus, mertlik bozulmustur".
Hem insanlarin beynini bir ton safsatayla yikamak mumkun iken, neden tum insanligin beyni cocuklugundan itibaren " Oldurmeyeceksin" fikriyle yikanamaz ki ? Hem boyle bir faaliyetin maliyeti kac savas ucagi eder ki ? Kac savas ucagi ederse etsin harcamaya degmez mi ? En azindan denemeye degmez mi ?
Gun gelecek insanlar yasadigimiz donemi ibretle hatirlayacaklar ve belki de adina 2. ortacag diyeceklerdir. Aydinlanma yayildikca -ki bu engellenemeyecek- para denen zilletin hukumranligi bitecek ve insanlar neyin arac neyin amac oldugunu kesin cizgilerle birbirinden ayiracaktir.

23.06.2011

No comments:

Post a Comment